Eski Çalışanınız, Yeni Rakibiniz Olmasın!
19.06.2025Eski Çalışanınız, Yeni Rakibiniz Olmasın!
Bazı çalışanlar yalnızca işi değil, o işe ait tüm incelikleri de öğrenir. Nasıl teklif verileceğini, hangi müşteriye hangi kelimenin etki ettiğini, ne zaman “biraz düşünelim” demenin satışa katkı sağladığını... Bu tür bilgiler, kitaplarda yer almaz. Sahada, zamanla ve dikkatle kazanılır.
Bir gün o çalışan kapıdan çıktığında, aslında tek başına ayrılmaz; şirketin yıllarca geliştirdiği stratejik bilgiler de onunla birlikte çıkar.
Pek çok işveren, çalışan ayrıldığında yalnızca bordro çıkışı alır, zimmetleri teslim eder, bazen de standart bir ibranameyle süreci kapatır. Oysa çoğu zaman göz ardı edilen daha kritik bir mesele vardır: Giden kişi, hâlâ size ait verilerle donanımlıdır. Kiminle nasıl konuşulmalı, hangi teklif ne zaman sunulmalı, hangi argüman pazarlıkta koz olur? Tüm bu detaylar onun zihninde taşınır. Ve bu bilgi birikimi, başka bir şirkette işlemeye başladığında, artık yalnızca eski bir çalışanla değil; kendi yöntemlerinizle size rakip olan biriyle karşı karşıyasınızdır. Durumun ciddiyeti ise çoğu zaman çok geç fark edilir.
Tam bu noktada devreye rekabet yasağı girer. Bu madde, bir tehdit değil; öngörülü bir önlemdir. Ancak her önlem gibi, vakti geçerse işlevini kaybeder. Sık yapılan hata, bu yasağın yalnızca sözleşmeye eklenmesiyle her şeyin tamam olduğunu varsaymaktır. Oysa geçerli sayılabilmesi için yasağın süresi, kapsamı ve coğrafi sınırları açıkça belirtilmelidir. Detaylandırılmamış maddeler, mahkemelerce sıklıkla geçersiz kabul edilir.
Yargıtay uygulaması bu konuda oldukça nettir. Ölçüsüz ve belirsiz hazırlanan sözleşmeler geçerlilik taşımaz. “İki yıl boyunca bu sektörde çalışamaz” gibi muğlak ifadeler, hem çalışanın temel haklarını ihlal eder hem de işvereni zayıf bırakır. Benzer durum cezai şartlar için de geçerlidir. Yüksek tutarlı yaptırımlar her zaman caydırıcı olmaz; çoğunlukla fahiş bulunarak indirilir.
İdeal bir rekabet yasağı, çalışanın geleceğini bloke etmeden işverenin emeğini koruyacak şekilde tasarlanmalıdır. Her pozisyona özel düşünülmeli; hazır kalıplarla geçiştirilmemelidir.
Adliyede savunulabilir olan, yalnızca iyi yazılmış olan değil; gerekçelendirilmiş olandır.
Örneğin, danışmanlık veren bir çalışan, ayrıldıktan sonra aynı şehirde, eski müşterinize teklif götürdüğünde bu durum “tesadüf” olarak değerlendirilemez. Eğer elinizde geçerli bir sözleşme varsa, yalnızca teklifin verildiğini kanıtlamanız bile yeterli olabilir. Aksi durumda, ne yazık ki pek çok hak sadece yazılmadığı için kaybedilir.
Bu konu yalnızca insan kaynaklarının değil; yöneticilerin, ortakların ve karar mekanizmalarının ortak sorumluluğudur. Çünkü risk, çoğunlukla sözleşmenin yokluğundan değil; olanın yeterince düşünülmeden hazırlanmasından kaynaklanır.
Bilgi sızıntısı, genellikle en bilgili olandan gelir. Sadakat elbette kıymetlidir; ancak kurumsal güvenlik, yalnızca güvene yaslanmaz. Strateji, olasılıkları öngörme ve kontrol altında tutma becerisidir. Bu da ancak yazılı, ölçülü ve hukukî sınırlarla mümkündür.
Rekabet yasağı sıkça konuşulan ama yeterince derinlemesine yazılmayan bir konu.
Biz yazmış olalım.
Vakit geçmeden.
Avukat & Hukuk Müşaviri