Söz Uçar, Zimmet Belgesi Kalır!
13.06.2025Söz Uçar, Zimmet Belgesi Kalır!
“Bilgisayarı bıraktı mı?” “Telefonu teslim etti mi?” “Şirket hattı hâlâ aktif mi?”
Çalışan ayrılırken, genellikle bu sorular ya hiç sorulmaz ya da iş işten geçtikten sonra akla gelir. Çünkü ayrılık anları telaşlıdır. Vedalaşma, bordro, çıkış yazısı derken, asıl mesele çoğu zaman gözden kaçar: Şirketin malı ne durumda, kimde kaldı, neyle belgelenmiş?
Bu soruların cevabı genellikle geç gelir - ama zararı erken başlar.
Birçok işveren, çalışanın dürüstlüğüne güvenerek süreci formalitesiz yürütür. Oysa güven, prosedürün yerini tutmaz. Özellikle teslim edilen ekipmanlar, şirket araçları, telefonlar, hatlar ve dijital verilere erişim gibi başlıklar söz konusu olduğunda, yokluklarının maliyeti çoğu zaman değerlerinden fazladır.
Şöyle düşünün: Çalışan bilgisayarı getirdi ama içi silinmiş. Telefon teslim edilmediği için hattı hâlâ kullanılıyor. Araç döndü ama hasarlı. Verilen avans ortada yok. Haklı olduğunuzu düşünüyorsunuz ama belge yoksa, o hak sadece sizin vicdanınızda kalır.
İşte tam bu noktada kritik farkı yaratan şey: sıradan bir evrak değil, sizi koruyacak şekilde hazırlanmış bir zimmet sürecidir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ne diyor? “İşçiye teslim edilen eşyanın iade edilmediği iddiası, ancak yazılı delille ispatlanabilir.” Kısacası, siz “verdim” derseniz, karşı taraf da “geri verdim” diyorsa, haklı olmanız değil, yazılı belgenizin olması önemlidir.
Ancak burada kritik bir detayı kaçırmamak gerekir: Zimmet belgesi sadece bir tablo doldurmak değildir. Uygulamada en çok yapılan hata, belgeyi çalışana hazırlatmak veya genel geçer bir form imzalatmak oluyor. Oysa bu belgenin içeriği ne kadar eksikse, sizi o kadar eksik korur. Hangi eşya verildi? Durumu nasıldı? Varsa yazılımsal erişimleri neydi? Hangi tarihte teslim edildi? Geri alınırken ne tespit edildi? Her biri net, açık ve imzalı olmalı.
Gerçekçi olalım: Hiçbir şirket sahibi, böyle detaylarla zaman kaybetmek istemez. Ama bir gün ihtiyaç duyduğunda, bu belgenin olup olmaması zararın sizin üzerinizde kalıp kalmayacağını belirler. Yani mesele sadece malzemenin değeri değil; onu geri alamamanın, ya da eksik geri almanın operasyonel, hukuki ve finansal bedeli.
O yüzden size tavsiyem, şirketinizdeki çıkış sürecini gözden geçirmeniz. Hattı kim kullanıyor? Bilgisayarda hangi veriler kaldı? Geri gelen eşyalar gerçekten teslim alındı mı? Ve en önemlisi: Bunlar belgelenmiş mi?
Unutmayın, iyi niyet karşılıklı olur; ama hukuki sorumluluk tek taraflı işler. Siz sürecinizi düzgün işletmezseniz, karşınızdaki kişiden dürüstlük beklemek sadece temenni olur.
Teslim ettiğinizi söylemeniz yetmez. Ne verdiğinizi, ne durumda geri aldığınızı ispatlamanız gerekir.
Zimmet belgesini internette bulduğunuz hazır bir formla geçiştirmek cazip gelebilir. Ama bir gün bir eksik ya da zarar çıkarsa, o belgeyi değil, sizi sorgularlar.
İşte bu nedenle, böyle bir olayla karşılaştığınızda değil, henüz hiçbir şey olmamışken önlem almak gerekir. Çünkü en pahalı riskler, çoğu zaman "zaten bir şey olmaz" denen yerden çıkar.
Kendinizi güvenceye alın. Yarın sorumluluğu devretmek istediğinizde, bugünden imzayı eksiksiz atın.
Avukat & Hukuk Müşaviri