Şirket Aracının Yaptığı Kazada Sorumluluk Kime Ait?
03.07.2025Şirket Aracının Yaptığı Kazada Sorumluluk Kime Ait?
Şirket aracıyla ilgili trafik cezaları, idari nitelikte olup çoğunlukla plaka sahibine kesilir. Bu da şirket adına kayıtlı araçlarda, cezanın doğrudan işverene yöneltilmesi anlamına gelir. Oysa aracı o gün kim kullandı, hangi görevle yoldaydı, özel iş için mi çıkmıştı; bunlar çoğu zaman belgelenmemiştir. Sonuçta bir ceza gelir, sürücü tespit edilemez, ödeme şirketten çıkar. Ancak bu durum, karşılaşılabilecek risklerin yalnızca başlangıcıdır.
Trafik cezaları can sıkıcı olabilir; ama yaralamalı ya da ölümlü bir kaza durumunda, o cezalar neredeyse önemsiz kalabilir. Zira bu tür kazalarda yalnızca sürücü değil, işveren de doğrudan sorumluluk altına girer. Türk Borçlar Kanunu’na göre, bir işveren, çalışanın görevi sırasında üçüncü kişilere verdiği zarardan bizzat sorumlu tutulur. Bu sorumluluk yalnızca maddi değil, şirketi temsile yetkili kişiler açısından cezai de olabilir. Zira Türk Ceza Kanunu'na göre tüzel kişilere ceza verilemez; ancak gerekli önlemleri almayan gerçek kişi yöneticiler hakkında ceza soruşturması yürütülebilir. Hatta bazı durumlarda, işverenin gerekli denetim ve önlemleri almadığı kabul edilirse, ağır kusur değerlendirmesi yapılabilir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihadı da bu yöndedir. 21. Hukuk Dairesi’nin kararlarında, araç tesliminde yeterli denetim mekanizması kurulmamışsa ve çalışan bu araçla bir kazaya karışmışsa, işverenin tazminat yükümlülüğünden kurtulamayacağı açıkça vurgulanmaktadır. Teslim edilen aracın kimde olduğu, ne amaçla kullanıldığı, hangi süreyle devredildiği belgelenmemişse, tüm risk doğrudan işverene döner.
Bu nedenle araç tahsis süreci, yalnızca lojistik bir işlem olarak değerlendirilmemelidir. Şirketin araç kullanımına dair yazılı bir yönerge oluşturması; görev tanımı, özel kullanım yasağı, hız sınırı, alkol yasağı gibi kuralların açıkça belirtilmesi gerekir. Ayrıca, her teslimat için yazılı onay alınmalı, görev bilgileri, tarih ve saat bilgisiyle birlikte kayıt altına alınmalıdır. Aksi hâlde ne trafik cezası rücu edilebilir ne de olası bir kaza sonrası savunma kurulabilir.
İşverenlerin sıklıkla atladığı bir diğer husus da bu kayıtların sistematik biçimde arşivlenmemesidir. Oysa Yargıtay kararlarında teslim belgeleri, kullanım talimatları ve imzalı iç yazışmalar, davalarda doğrudan sorumluluğu belirleyen belgeler olarak kabul edilir. Kazanın ardından “kim kullanıyordu?” sorusuna güvenilir cevap verilememesi, tek başına işveren aleyhine yorumlanabilir.
Bunun yanı sıra, şirket aracıyla yapılan kazalarda sigorta şirketlerinin pozisyonu da önemlidir. Zorunlu trafik sigortası belirli sınırlar içinde karşılamayı taahhüt eder. Ancak işverenin ağır kusuru söz konusuysa, sigorta şirketi ödediği bedeli geri isteme (rücu) hakkına sahiptir. Bu da kazayla doğan yükün yeniden şirkete yıkılması anlamına gelir. Özellikle ehliyetsiz sürücüye araç teslimi, alkol kullanımının görmezden gelinmesi veya araç bakımının ihmal edilmesi gibi durumlar, bu sonucu doğurabilir.
Teoride basit gibi görünen uygulamalar, pratikte birçok şirket için yönetilmesi zor süreçlere dönüşebilmektedir. Örneğin, teslim formları eksik doldurulur, sadece şoför kadrosu için hazırlanır ya da hiç imzalatılmaz. Görev dışı kullanımla ilgili yasaklar sözlü olarak iletilir ama yazıya dökülmez. Takip sistemleri kurulmaz ya da kimin hangi aracı kullandığına dair bilgiler dijitalde değil, kişisel hafızalarda tutulur. Oysa dava dosyasında söz değil, belge konuşur.
Elbette tüm riskleri ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ancak risk yönetilebilir. Araçların kim tarafından, ne amaçla ve hangi sınırlar içinde kullanılacağını düzenleyen yazılı sistemler oluşturulmalı, bu sistem hem çalışanlarca imzalanmalı hem de aktif olarak uygulanmalıdır. Aksi hâlde, iyi niyetle verilen bir araç, yüksek tazminat yükleri ve ceza sorumluluğu ile sonuçlanabilir.
Unutulmamalı ki, bir aracı çalışanınıza vermeniz, yalnızca anahtarı değil; kontrolü, riski ve sorumluluğu da devretmeniz anlamına gelir. Eğer bu devir yeterince belgelenmemişse, bir gün elinizde yalnızca hasarlı bir araç değil, telafisi zor bir dava dosyası kalabilir.
Avukat & Hukuk Müşaviri