Görüntü Net, Hukuk Bulanık; KVKK Sorunsalı
26.06.2025Görüntü Net, Hukuk Bulanık; KVKK Sorunsalı
İş yerinde kamera kullanımı artık olağan sayılıyor. Güvenlik, üretim kontrolü, iş akışının denetlenmesi gibi gerekçelerle neredeyse her alanda görüntü kaydı alınır hale geldi. Ancak bu “alışkanlık”, çoğu zaman hukukun gerisinde kalıyor. Çünkü kamera yalnızca görüntü çekmez; veri işler. Ve işlenen her kişisel veri gibi, kamera kayıtları da 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamındadır. Yani o kayıtlar yalnızca sizin değil, denetim yetkisine sahip kurumların da ilgisini çeker.
Şirket sahibi, yönetici ya da üretim sorumlusu olarak çalışanlarınızı gözetlemek isteyebilirsiniz. Belki de izlemeyi gerektiren haklı nedenleriniz vardır. Ancak izlediğiniz kişi bu izlemeyi bilmiyorsa; ne kadar haklı olursanız olun, elde ettiğiniz görüntü çoğu zaman delil değil, ihlal sayılır. Zira hukuk, niyetinize değil, yöntemlerinize bakar. Kimi, ne zaman, hangi amaçla ve ne kadar süreyle izlediğiniz sorulur. Cevaplar doyurucu değilse, elinizdeki görüntü değil, üzerinizdeki sorumluluk büyür.
Kimi zaman işveren, çalışanını kamerayla izler, açık bir usulsüzlük yakalar. Zimmet, uygunsuz davranış, iş disiplini ihlali... Hemen tutanak tutulur, sözleşme feshedilir. İşveren der ki: "Delil elimde, durum açık, karar net." Ancak mahkeme dosyaya baktığında ilk sorusu şu olur:
“Bu çalışan izlendiğini biliyor muydu?” Eğer cevap tatmin edici değilse, işverenin gayet haklı sandığı o fesih, hâkim tarafından geçersiz sayılabilir.
Sonuç? İşe iade, tazminat, bir de mahcubiyet. Yani kameraya güvenerek yürüdüğünüz dosya, bazen size çelme takabilir.
Kamera yerleştirme hakkınız elbette vardır. Fakat bu hakkın sınırları da açıkça çizilmiştir. Tuvalet, soyunma alanı, mescit, dinlenme noktaları gibi mahremiyet içeren bölgelere kamera koymak, yalnızca etik değil, doğrudan hukuka aykırıdır. Çalışma alanlarında yapılan izlemelerde ise Kanun uyarınca bilgilendirme yapılması şarttır. Başka bir ifadeyle, “kamerayla izleniyorsunuz” bilgisi çalışanlara yazılı olarak verilmeli, bu bilgilendirmenin alındığı da imza ile belgelenmelidir. Kamerayı takmak kolay olabilir; ancak usule uymadan takılan her kamera, delil değil, yalnızca teknik masraf haline gelir.
Görüntü kaydı almak kadar, bu kayıtları nasıl sakladığınız da önemlidir. Kanun burada da nettir: Kayıtlar yalnızca gerekli olduğu sürece tutulabilir. Bu süre genellikle 15 ila 30 gün arasında kabul edilir. “Biz altı ay saklıyoruz, çünkü öyle alıştık” gibi savunmalar veri sorumlusu açısından geçerli değildir. Kayıt süresini uzatmak istiyorsanız, gerekçeniz somut olmalı; bu gerekçe yazılı olarak arşivlenmelidir. Aksi hâlde yalnızca veriyi değil, ihlali de depolamış olursunuz. Zaman aşımıyla karıştırılmaması gereken bir süredir bu; unutulması, ihlalden sayılır.
Bir başka hassas nokta da erişim yetkisidir. Kamera kayıtlarına her isteyenin ulaşabildiği, departmanlar arasında paylaşıldığı, hatta zaman zaman personel arasında sohbet konusu haline geldiği iş yerleri hâlâ mevcut. Oysa bu veriler yalnızca yetkilendirilmiş kişilerce ve yalnızca gerekli durumlarda erişilebilir olmalıdır. İzleme sisteminiz, güvenliği değil merakı besliyorsa; orada sadece etik değil, yasal bir sorun da var demektir.
Unutmamak gerekir ki; siz izliyorsanız, bir yandan izleniyorsunuz da. Kullandığınız her kamera, hem çalışanlarınızı hem de sizi görünür kılar. Bu görünürlüğü korumanın yolu ise, yalnızca hukuka uygun hareket etmekten geçer. Aksi hâlde, bir haklılık arayışınız, daha büyük bir ihlalin kapısını aralayabilir.
Kamera sisteminiz sizi korusun istiyorsanız; önce siz, onu kurallara uygun kullanarak koruyun. Aksi hâlde elinizde net bir görüntü kalabilir ama geçerli bir deliliniz olmayabilir.
Avukat & Hukuk Müşaviri