Ödeme Taahhüdünün Hukuki Güvenilirliği: Şirketlerin En Sessiz Riski
11.12.2025Ödeme Taahhüdünün Hukuki GüvenilirliÄŸi: Åžirketlerin En Sessiz Riski
Bir firma ödeme sözü verdiÄŸinde, bu sözün pratikte ne kadar deÄŸer taşıdığı çoÄŸu zaman sorgulanmıyor. Mal teslim ediliyor, hizmet sunuluyor ve ÅŸirketler, karşı tarafın ödeme gücünü yalnızca “beyan” üzerinden kabul ederek ilerliyor. Fakat her “öderim” ifadesinin hukuki karşılığı aynı deÄŸildir; bazı taahhütler ÅŸirketi güvence altına alırken, bazıları ileride ağır kayıplara yol açabilecek zayıf bir zemine dayanır. İşte bu nedenle ödeme taahhüdünün hukuki olarak güvenilir kılınması, günümüz ÅŸirketleri için kritik bir koruma mekanizması haline geldi.
Türk Ticaret Kanunu’nun tacire yüklediÄŸi özen borcu, yalnızca sözleÅŸme yapmakla sınırlı deÄŸildir. Tacirin, karşı tarafın ekonomik durumunu deÄŸerlendirmesi ve ticari kararını buna göre ÅŸekillendirmesi beklenir. Aksi takdirde tahsil edilemeyen alacaklar, hem bilançoda hem vergi yükümlülüklerinde zincirleme sorun yaratır. Bu noktada mesele bir “finansal analiz” deÄŸil; mal ve hizmet bedelinin hukuken tahsil edilebilir olup olmadığıdır.
Ödeme taahhüdünün hukuki güvenilirliÄŸini ölçmenin ilk adımı, karşı tarafın taahhüdünü destekleyecek hukuki araçların deÄŸerlendirilmesidir. Teminat mektubu, banka kefaleti, cezai ÅŸart, avans yapısı, teslimat-vade iliÅŸkisi ve borcun ifasına baÄŸlanan özel hükümler; taahhüdün soyut bir “söz” olmaktan çıkıp hukuken takip edilebilir bir borca dönüÅŸmesini saÄŸlar. Bu hükümler yoksa, ödeme sözü kuvvetli görünse bile hukuki olarak zayıftır.
Burada kritik nokta ÅŸudur: Åžirketler çoÄŸu zaman ödeme gücünü deÄŸil, ödeme niyetini esas alır. Oysa hukuken korunması gereken, niyet deÄŸil edim kabiliyetidir. Bir borcun zamanında ödenmemesi yalnızca kötü finans yönetiminin deÄŸil, kimi zaman borçlunun taahhüdünü destekleyecek hukuki altyapının kurulmamış olmasının da sonucudur. Bu nedenle avukatlar, ÅŸirketlere yalnızca sözleÅŸme hazırlamaz; aynı zamanda her önemli ticari iÅŸlemde ödeme taahhüdünün hukuki geçerlilik ve tahsil edilebilirlik derecesini inceler.
Bu inceleme, ÅŸirket operasyonlarını yavaÅŸlatmak yerine güçlendirir. ÖrneÄŸin yüksek hacimli bir satış yapılacaksa, sözleÅŸmede teminat mekanizması oluÅŸturmak; uzun vadeli ticarette cari hesap sınırını belirlemek; riskli müÅŸteri profilinde teslimat-vade dengesini yeniden kurmak ÅŸirketi ciddi zararlardan korur. Zayıf ödeme taahhüdü ile yapılan her iÅŸlem, ÅŸirketin bilançosunda görünmeyen bir yük oluÅŸturur ve tahsilat sürecine gelindiÄŸinde bu yük katlanarak büyür.
Hukuki açıdan en çok göz ardı edilen alan ise vergisel etkidir. Tahsil edilemeyen alacakların ÅŸüpheli alacak niteliÄŸi kazanması, karşılık ayrılması ve KDV’ye iliÅŸkin iÅŸlemler yalnızca muhasebe sorunu deÄŸildir; doÄŸru yönetilmediÄŸinde inceleme riskini doÄŸurur. Ödeme taahhüdü güçlendirilmemiÅŸ her iÅŸlem, vergisel açıdan da ÅŸirketi savunmasız bırakır.
Sonuç aslında çok sade bir gerçeÄŸe iÅŸaret ediyor: Hukuken güvence altına alınmamış ödeme sözü, ticari iÅŸlem deÄŸildir; iyi niyet beyanıdır. Modern ÅŸirketlerin buna göre hareket etmesi artık bir tercih deÄŸil, hayatta kalma stratejisidir.
Åžirketler için mesele yalnızca satış yapmak deÄŸil; yapılan satışın hukuken kesinleÅŸmiÅŸ bir alacaÄŸa, ardından da gerçek bir tahsilata dönüÅŸmesini saÄŸlamaktır. Ödeme taahhüdünün güvenilirliÄŸini baÅŸtan güçlendiren ÅŸirketler ayakta kalır; güvenilir görünse de hukuki zemini zayıf sözlerin üzerine ticaret inÅŸa edenler ise geç fark edilen kayıplarla karşılaşır.
Avukat & Hukuk Müşaviri

