TAHSİL EDEMEDİĞİNİZ ALACAKLARINIZIN KDV’SİNİ İNDİREBİLECEĞİNİZİ BİLİYOR MUSUNUZ?
02.02.2021Ticaretinde kendi içinde barındırdığı riskler mevcuttur. Bildiğiniz üzere en büyük riskte alacağınızı tahsil edememektir.
Alacağınızı tahsil edemediğinizden kaynaklanan zararınız bir taraftan, fatura kestiğiniz için tahsil edemediğiniz alacağınızdan dolayı ödemek zorunda olduğunuz gelir ya da kurumlar vergisi ile Katma Değer Vergisi bir diğer taraftan, zararınızın misliyle artmasına yol açmaktadır.
Aslında meydana gelen bu durumdan dolayı yapılması gereken hususlar vergi kanunlarında öteden beri yer almakta olup, zaman zaman vergi kanunlarında yapılan değişikliklerle uygulamada karşılaşılan sorunlar giderilmeye çalışılmaktadır.
Ancak birçok mükellef bu konuda sağlıklı bilgilendirilmedikleri için yapılması gerekenler konusunda ya hiç bilgi sahibi değiller ya da yasal hakları yönünden yapılması gerekenleri eksik bilmekteler.
Tahsil imkanı kalmayan alacaklar için nasıl bir yol izlenmeli ve vergi kanunları yönünden mükelleflerin neler yapması gerektiğini özetle aşağıda anlatmaya çalışacağım.
Bir alacağınızı tahsil edemediğinizde yapılması gereken elbette yasal yollarla alacağınızı tahsil etmeye çalışmaktır. Vergi kanunları da;
Ticari ve zırai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla,
1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakları,
Şüpheli alacak olarak saymaktadır.
Şüpheli bir alacağın zarar yazılabilmesi için önce karşılık ayrılması gerekmektedir.
- Şüpheli alacaklar ancak bilanço usulüne göre defter tutan mükellefler tarafından zarar yazılabilmektedir. Diğer bir anlatımla işletme hesabı usulüne göre defter tutan mükellefler şüpheli alacak karşılığı ayıramazlar.
- Şüpheli Alacaklar için şüpheli hale geldikleri hesap döneminde karşılık ayrılabilir. Dolayısıyla şüpheli hale geldikleri hesap döneminde zarar olarak yazılabilme olanağı vardır. Buna bağlı olarak bir alacağın şüpheli hale geldiği dönemde zarar kaydedilmemesi halinde bundan sonraki dönemlerde zarara intikal ettirilmesine olanak yoktur.
Tahsil edemediğimiz alacağın içerisinde haliyle katma değer vergisi de bulunmaktadır. Şüpheli ticari alacak karşılığı yoluyla tahsil edilemeyen KDV de gider yazılabilecektir.
Mal veya hizmet satışı suretiyle meydana gelen alacak, KDV’yi de içeren tutardan oluşmaktadır. Bu alacağın KDV’den oluşan kısmının tahsil edilip edilmediğine bakılmaksızın KDV beyannamesinde gösterilmesi gerekmektedir.
Alacağın daha sonra şüpheli alacak haline gelmesi ve bu suretle alacağın içindeki KDV’den oluşan kısmında şüpheli duruma düşmesi her iki tarafın KDV beyanlarını etkilememektedir.
Eskiden alacağın değersiz hale gelmesi durumunda da değersiz duruma düşen KDV alacağı, KDV beyannamesini etkilemiyordu. Ancak 1.1.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren yeni düzenlemeyle artık değersiz alacak haline gelen alacağın KDV’den oluşan kısmı kadar alacaklıya KDV indirim imkanı sağlanmıştır.
Teslim ve hizmetlere ilişkin olarak doğan KDV’nin, KDV beyannamesinde gösterilmesi için bu KDV nin alıcıdan fiilen tahsil edilmiş olması gerekmez. Beyannameye intikal işlemi vergiyi doğuran olayın (KDV Kanunu Madde 10) meydana geldiği ayda yapılır. Bu şekilde beyana konu edilen teslim KDV’sinin müşteriden tahsilinin şüpheli hale gelmesi, söz konusu KDV nin indirilebilir hale gelmesini sağlamaz.
KDV’den doğan alacağı şüpheli hale gelen satıcı, bu durum devam ettiği sürece söz konusu KDV’yi finanse eder durumda kalmaktadır.
Değersiz alacağın içindeki KDV kısmı için indirim imkanı getirilmesine rağmen şüpheli alacak için böyle bir imkan sağlanmamıştır.
Konuyu örneklendirirsek daha rahat anlaşılacaktır;
Bir KDV mükellefi, başka bir firmaya, mal veya hizmet satarak 100.000 TL + 18.000 TL KDV şeklinde fatura kesip 118.000 TL alacaklı hale gelmiştir.
Alıcı firma bu borcu devam ederken konkordato ilan etmiştir.
Satıcı 112 no.lu VUK Sirküleri uyarınca 118.000 TL şüpheli alacak karşılığı ayırmış ve bu meblağı gider yazmıştır. (Alacağın KDV’den oluşan 18.000 liralık kısmının şüpheli hale gelmesi, alacaklı ve borçlunun KDV beyanlarını etkilememiştir.)
01.01.2019 tarihinden sonraki bağlayıcı konkordato kararı uyarınca, alacaklı bu alacağın yarısından vazgeçmek zorunda kaldığı için, şüpheli alacağın (118.000 : 2 =) 59.000 liralık kısmı değersiz alacak haline gelmiştir.
Satıcı firma, değersiz hale gelen 59.000 TL’nin içinde bulunan 9.000 TL tutarındaki KDV kısmını konkordato kararının yürürlüğe girdiği ay itibariyle indirim konusu yapma hakkını kazanmıştır.
İndirim konusu yapılan 9.000 TL bu suretle gider niteliğini kaybettiği için, satıcı aynı dönemde daha önceki gider kaydının bu kısmını iptal anlamında 9.000 TL gelir kaydı yapacaktır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus hesaplanan verginin şüpheli hale gelmesi durumunda mükellefe indirim hakkı tanınmıyor sadece gider yazılabilmesi hakkı tanınmıştır. Fakat şüpheli alacağın değersiz alacağa dönüşmesi halinde gider yazılan KDV’nin gelir yazılması şartıyla indirim yapma hakkı olacaktır.
Artık alacağını tahsil edemeyen alacaklının, tahsil edemediği kısmın KDV sini gider yazmak suretiyle uğradığı zararda ortadan kaldırılmakta yeni düzenlemeyle indirim hakkı getirilmiş olmaktadır.
Tüm okuyucularıma sağlıklı günler dilerim.
Yeminli Mali Müşavir