KRİPTO PARALAR VE VERGİLENDİRİLMESİ
16.02.2021Kripto paralar 2009 yılında ilk Bitcoin’in piyasa sürülmesi ile hayatımıza girdi. Hayatımıza girdikten sonra da her geçen gün gündemimizi daha fazla meşgul etmeye başladı.
Günümüzde kripto para piyasasının değeri 1,5 trilyon dolar civarında olup, günlük işlem hacmi 200 milyar doların üzerindedir. Mevcut piyasa değerinin yaklaşık %60 ını da Bitcoin oluşturmaktadır. Bitcoinin dışında başta Ethereum olmak üzere binlerce altcoin bulunmaktadır.
Türkiye'deki kripto para piyasasındaki günlük işlem hacmi ise yılbaşından bu yana günlük 1 milyar doların üzerine çıkmıştır. İşlem hacminin günlük 1 milyar dolar seviyesinin üzerine yükselmesiyle, Türk kripto para borsaları, Borsa İstanbul’un günlük işlem hacminin yaklaşık beşte birine yaklaşmıştır.
Kripto paraların nasıl vergilendirileceğinden önce, kripto paranın ne olduğundan kısaca bahsetmek yerinde olacaktır.
Kripto Para Nedir?
Kripto para; güvenliğin sağlanması için kriptografi (şifreleme bilimi) kullanan dijital veya sanal bir para birimidir. Bu paralar sanal cüzdanlara şifreler kullanılarak yerleştirilmekte ve aynı şekilde şifreler aracılığıyla kullanıldığı için de bu adı almaktadır. Kripto paranın tanımlayıcı ve en temel özelliği, herhangi bir merkezi otoriteye bağlı olmaksızın, devlet müdahalesine ve manipülasyonlara kapalı bir yapısının olmasıdır.
Kripto paranın doğuşuna temel teşkil eden sistem ise blok zinciri (blockchain) teknolojisidir. Bu teknoloji paranın dijitalleşmesiyle beraber hayatımıza daha da fazla girmeye başlamıştır. Bu teknoloji kısaca; içerisindeki kayıtların birbirine kriptografik elementlerle bağlı olduğu sürekli büyüyen bir veri tabanıdır.
Dolayısıyla blok zinciri; Bitcoin gibi kripto para işlemlerinin kayıtlarını tutan ve işlemlerin yer aldığı bloklar birbirine eklendikçe büyüyen kurumsal ve sosyal nitelikli bir teknolojidir.
Kripto Paraların Vergilendirilmesi;
Bitcoin başta olmak üzere kripto paranın vergilendirilmesi esas itibarıyla, onun nasıl tanımlanacağına bağlıdır. Ancak, ülkelerin çoğu kripto paraya ilişkin yasal bir düzenleme yapmış değildir. Bazı ülkeler yasaklamış, bazı ülkeler ise kripto paraları düzenleme yoluna giderek; emtia, para, veya menkul kıymet gibi farklı şekillerde nitelemişlerdir.
Türkiye açısından da kripto paranın tanımlanmasına dair netlik bulunmamaktadır. Bu nedenle de kripto para işlemlerinde vergilemenin nasıl yapılabileceği hususu daha da tartışmalı bir hal almaktadır. Bu belirsizlik içinde kripto paraların menkul kıymet, emtia ya da para (döviz) olarak nitelendirilerek vergilendirilebileceği noktasında görüşler bulunuyor.
Peki vergisel açıdan bu belirsizlik durumu sadece Türkiye’ye mi özgü? Hayır. Bitcoin’in ilk piyasaya çıkısından bu yana, yurt dışında da vergisel olarak çok çeşitli uygulama ve yaklaşımların olduğunu görüyoruz. Buna göre çoğu ülkenin gelir vergisi açısından, kripto parayı ‘gayri maddi bir varlık’ veya ‘finansal bir varlık’ olarak nitelendirdiği görülüyor. Ama gelir vergisi açısından kripto parayı ‘emtia’ veya ‘para’ olarak nitelendiren ülkeler de var. Örneğin, Avustralya, Fransa, İspanya, İsveç, İsviçre ve İngiltere gibi ülkelerde kripto paralar gayri maddi varlık olarak nitelendirilirken, Brezilya, Danimarka, Japonya gibi bazı ülkeler ise kripto paraları finansal varlık olarak kabul ediyor. Avusturya, Kanada, Çin ve Endonezya kripto parayı emtia olarak kabul ederken daha istisnai olarak ise Belçika, İtalya ve Polonya gibi ülkeler ise kripto paraları “para” olarak kabul ediyor.
Öte yandan gelir vergisi açısından vergiyi doğuran olayın ne zaman gerçekleştiği noktasında da farklı yaklaşımlar mevcut. Örneğin ABD’de madencilik yoluyla kripto para kazanılması gelir vergisi ödemek için yeterli. Benzer şekilde, İngiltere, Finlandiya, Japonya, Avusturya gibi ülkeler de henüz daha madencilik faaliyetleri aşamasında elde edilen kripto paraları vergileme eğilimindeler. Fransa, Danimarka, Polonya gibi bazı ülkelerde ise gelir vergisi ancak kripto paranın elden çıkarılması aşamasında doğuyor.
Dünya’da bu gelişmeler olurken, Eylül 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2021-2023 Orta Vadeli Programına bakıldığında Türkiye’nin de kripto paralar konusunda hareketsiz kalmayacağı anlaşılıyor. Programda “Dijital olarak satılabilen ve transfer edilebilen, dijital bir değeri temsil eden sanal varlıklar kullanılarak yapılan işlemlerin vergilendirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecek, bu varlıkların suçun finansmanında kullanılmasının önlenmesine yönelik bir takip mekanizması tesis edilecek” deniliyor.
Kripto para kazancının vergilendirilmesi konusunda ülkemizin aldığı bir karar henüz bulunmamakta. Sadece aracılık hizmeti vererek komisyon geliri elde eden şirketler için vergilendirmeler mevcut.
Kripto para üzerinden elde edilen kazançların vergilendirilmesi, “kripto para”nın devlet tarafından ne olarak kabul edileceğine bağlı.
Bu konuda 3 seçenek var:
• Menkul kıymet: Bunun için Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) düzenleme yapması gerekiyor. Normalde SPK, kripto paraların bu tanıma uymadığını düşünüyor, bu yüzden menkul kıymet olarak değerlendirmek istemiyor.
• Emtia (altın, gümüş, buğday vs.): Bu durumda kripto para alım satımının sürekli ya da aralıklı yapılıp yapılmadığına bakılacak. Sürekli ise kullanıcılardan mükellef olmaları istenecek. Kullanıcı hem Katma Değer Vergisi hem de Gelir Vergisi ödeyecek. Aralıklı bir kazanç söz konusu ise belli bir rakamın üzerindeki kazançlar için sadece Gelir Vergisi söz konusu olacak.
• Para: Kripto paraların “para” olarak değerlendirilmesi en düşük ihtimal. Bu durumda euro ve dolarda olduğu gibi şahıslar vergi yükümlülüğünden kurtuluyor. Merkez Bankası’nın iş yükü artacağından bu ihtimal son sırada yer alıyor.
Bu anlamda dileğimiz hukuki niteliğin belirlemesi yapılmadan, Mali İdare tarafından aceleci ve vergi salınmasına öncelik verecek bir yaklaşımın benimsenmemesi. Bu yönde kolaycı bir yaklaşımla, kripto para tanımının hukuki bir zemine oturtulmadan sadece vergi mevzuatı açısından yapılacak bir düzenleme yoluyla hareket edilir ve mevcut vergi kanunları uyarınca bir vergilemeye gidilirse, mükelleflerin anayasal hakları zedelenebilir.
Başka bir deyişle ilgili otoriteler tarafından, kripto paraların, mal mı, para mı, menkul kıymet veya sermaye piyasası aracı mı olup olmadığı konusu netleşmeden sadece ikincil düzenlemeler ile adım atılması, verginin kanuniliği ve öngörülebilirliği gibi pek çok ilke açısından sıkıntılı bir durum yaratacaktır.
Dolayısıyla, izlenmesi gereken en doğru yöntem öncelikle kripto paraların hukuki alt yapısının kurularak açık bir dille kripto para tanımının yasal zeminde yapılmasıdır. Öte yandan, kripto paraları elde tutan isimlerin tespit edilmesi ve işlemlerin takibinin pratikte ne kadar zor olduğu düşünülürse, yatırımcıları kayıt dışı olmaya itmeyecek seviyede bir vergileme yapılması, bu alanda kayıt dışılığın önlenmesi anlamında önem arz etmektedir.
Tüm okuyucularıma sağlıklı günler dilerim.
Yeminli Mali Müşavir