Değerli Konut Vergisinde Son Durum
1.02.202024 Aralık 2019 tarihli yazımda Değerli Konut Vergisinin, Anayasa'nın 73. maddesindeki “ödeme gücü ve vergi adaleti” ilkesi ile vergilemede eşitlik ilkesine aykırı olduğunu dile getirmiştim.
7194 Sayılı Kanun ile hayatımıza giren “Değerli Konut Vergisi”nin, bu haliyle uygulanmasında çok ciddi adaletsizliklere yol açacağını ve Anayasanın emrettiği gibi adaletli ve dengeli olduğunu söylememizin mümkün olmadığını belirtmiştim.
Nitekim komu oyundan gelen baskılar sonucu Değerli Konut Vergisinde ciddi değişiklikler yapılarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde 14.02.2020 tarihinde kabul edilen 7221 sayılı kanun ile uygulama bir sene ertelendi.
Yapılan bu değişiklikler, daha önce vergi tekniğine uygun olmayan ve vergileme de eşitlik ilkesini yok sayan düzenlemeleri tamamen ortadan kaldırdı mı ve ne gibi yenilikler getirdi, bunlara bir göz atalım.
Değerli Konut Vergisi 1 Yıl Ertelendi;
Değerli konut vergisine ilişkin mükellefiyet 2021 yılının başından itibaren başlayacaktır. 2020 yılına ilişkin olarak 2020 yılında verilmesi gereken beyannameler de verilmeyecektir. Yani, 2020 yılı Şubat ayında verilmesi gerekirken, vergi idaresi tarafından 1 ay ertelenerek Mart ayında verilmesi uygun görülen Değerli Konut Vergisi Beyannamesinin verilmesine artık gerek kalmadı.
Mesken Nitelikli Tek Taşınmazı Olanlar, Değerli Konut Vergisinden Muaf Tutuldu;
Türkiye sınırları içinde mesken nitelikli tek taşınmazı olanlara muafiyet getirildi.
Buna göre, mesken nitelikli tek taşınmazı olanlar değeri ne olursa olsun Değerli Konut Vergisi mükellefi olmayacak, beyanname vermeyecek ve Değerli Konut Vergisi ödemeyecek.
Değerli Konut Vergisine Tabi Birden Fazla Taşınmazı Bulunanların, En Düşük Değerli Mesken Nitelikli Tek Taşınmazı Vergiden Muaf Tutuldu;
Birden fazla Değerli Konut Vergisi kapsamına giren mesken nitelikli taşınmazı olanların en düşük değerli tek taşınmazı vergiden muaf tutuldu.
Vergileme Oranları;
Değeri 5 milyon lirayı aşan konutların, 5 milyon liralık kısmına muafiyet getirildi. Getirilen bu muafiyete göre vergileme oranları aşağıdaki gibi oldu;
5.000.000 TL ile 7.500.000 TL arasında olanlar (bu tutar dahil)
5.000.000 TL’yi aşan kısmı için (Binde 3)
10.000.000 TL’ye kadar olanlar (bu tutar dahil) 7.500.000 TL’si için
7.500 TL, fazlası için (Binde 6)
10.000.000 TL’den fazla olanlar 10.000.000 TL’si için 22.500 TL,
fazlası için (Binde 10)
oranında vergilendirilir.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığına Ait Mesken Nitelikli Taşınmazlar da Muafiyet Kapsamına Alındı;
TOKİ Başkanlığının sahip olduğu mesken nitelikli taşınmazlara da muafiyet getirilmiştir.
Değerli Konut Vergisinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nce Belirlenen Değer Değil, Konutun Emlak Vergisi Değeri Esas Alınacak;
Değerli konut vergisinin uygulamasında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce değer belirleme uygulamasına son verildi. Emlak Vergisi Kanunu'na göre belirlenen bina vergi değeri esas alınacak.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce Belirlenen Değerler Ne Olacak?
Emlak Vergisi Kanuna eklenen geçici madde ile daha önce 2020 yılına ilişkin olmak üzere değerli konut vergisine ilişkin olarak Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nce belirlenen değerlerin dikkate alınmayacağı özellikle hükme bağlandı.
Böylece Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nce 2020 yılı için belirlenerek vatandaşlara tebliğ edilen değerler artık geçerliliğini yitirdi. Ayrıca, vatandaşların bu değerlere karşı artık dava açmalarına da gerek kalmadı.
Yeni düzenlemeden anlaşılıyor ki, ilk yasadaki vergi tekniğine uygun olmayan ve birçok ihtilafa yol açacak uygulamalar yasadan çıkartılmış ya da düzeltilmiş. Ancak bu haliyle de kabul edilen yasanın vergilemede anayasa tarafından teminat altına alınmış mali güce göre vergilendirme ilkesine uygun hareket edildiğini söylememiz mümkün değil.
Yasanın gerekçesinde bunun bir servet vergisi olduğu ve herkesin temel vergilendirme prensiplerinden birisi olan mali güce göre vergilendirme ilkesine göre vergilendirilmesi gerektiği belirtilmiş.
Düzenlenen yasa ile gerekçesi birbirine uyuyor mu?
Konuyu basit bir örnek ile açıklamaya çalışayım;
Serveti 100 milyon lira olan iki kişi olduğunu düşünelim. Birinci kişinin 4 milyon lira değerinde 25 meskene, ikinci kişinin de 10 milyon lira değerinde 10 meskene sahip olduğunu kabul edelim. Ödemeleri gereken değerli konut vergileri ne kadar hesaplayalım.
Birinci kişinin tüm meskenleri istisna sınırının altında kaldığı için tek kuruş değerli konut vergisi ödemeyecek.
İkinci kişi ise, değerli konut vergisine tabi birden fazla meskeni olduğu için, bir meskeni vergi dışı kalacak, diğer 9 mesken üzerinden 202.500.-TL (9 x 22.500.-TL) değerli konut vergisi ödeyecektir.
Bir taraftan yasanın gerekçesinde Anayasamız tarafından hüküm altına alınan mali güce göre vergilendirme ilkesine uygun olarak hareket edileceğinden bahsedeceğiz, diğer taraftan da aynı servete sahip olanlardan farklı tutarlarda vergi alınacak, hatta bazıları aynı servete sahip olmasına karşın tamamen vergi dışı kalacak.
Hani mali güce göre ödeme ilkesine uygun hareket edilecekti?
Görüldüğü üzere, değerli konut vergisinin ilk haline göre çok ciddi değişiklikler yapılmış olmakla birlikte, halen tam olarak istenen amacı sağlamaya yönelik düzenlemelerin yapılmadığını görüyoruz maalesef. Bu da vergi tekniğine uygun olarak hazırlanmayan değerli konut vergisinin, önümüzdeki dönemde de kamuoyunda tartışılmaya devam edileceğini gösteriyor.
Yeminli Mali Müşavir