Ciro Primleri, Haksız KDV İadesine Yol Açar mı?
02.12.2019İşletmeler, ticari ilişki içerisinde bulundukları diğer işletme ya da kişiler ile aralarında yaptıkları yazılı veya sözlü anlaşmalar çerçevesinde, belli bir dönem sonunda veya belli bir cironun aşılması halinde prim ödemektedirler. Ciro primi olarak adlandırılan bu ödeme ayni ya da nakdi olabilmektedir. Burada amaç prim aracılığıyla teşvik yoluyla işletmenin pazar payını arttırmaktır.
Ciro Primi Nedir;
Satıcılar tarafından, belirli dönem veya şartların gerçekleşmesine bağlı olarak (satış primi, hasılat primi, yılsonu iskontosu gibi adlarla anılan) kendisinden sürekli mal alımında bulunan alıcılara sağlanan menfaatlerdir.
Yapılan tanımdan da anlaşılacağı üzere ciro primi esasında bir iskonto uygulamasıdır. Vergi kanunlarımızda da bu türden yapılan iskontolar için ciro primi ifadesi kullanılmamış, ciro primini de kapsayan kanuni düzenlemelere iskonto başlığı altında yer verilmiştir.
İskonto bir bedelin ödenmesi sırasında yapılan indirim olarak tanımlanmaktadır. Uygulamada farklı isimlerle ifade edilen iskonto uygulaması bazen satıcının alıcıya yaptığı fiyat indirimi şeklinde karşımıza çıkarken, bazen de satıcının alıcıya yaptığı miktar indirimi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Satışla ilgili fatura düzenlendikten sonra, vadeli satışlarda alıcının mal bedelini vadesinden önce ödemesi durumunda, satıcının alıcıya yaptığı indirim, kasa iskontosu; yüklü miktarda alışlar nedeniyle satıcının alıcıya belli oran ve tutarlarda yaptığı indirim ise miktar iskontosu olarak adlandırılır. Kasa iskontosu; erken ödeme iskontosu veya nakit iskontosu olarak, miktar iskontosu ise ciro primi olarak ta adlandırılmaktadır.
Ciro Primi ile KDV Arasındaki İlişki;
Katma Değer Vergisi Kanunu ile teslim ve hizmet işlemlerine ilişkin olarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen ticari teamüllere uygun miktardaki iskontoların, KDV matrahına dâhil olmadığı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, faturanın düzenlenmesini gerekli kılan mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak yapılan iskonto, aynı faturada yer alması ve ticari teamüllere uygun miktarda olması şartlarına bağlı olarak KDV matrahına dahil edilmez.
Bu durumda, iskontoların KDV matrahına dâhil edilmemesi için aşağıdaki şartların bulunması gerekmektedir:
a) Söz konusu iskontolar fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmiş olmalıdır.
b) İskontolar ticari teamüllere uygun miktarda olmalıdır.
Bu iki şartın bir arada bulunmaması halinde iskontoların matrahtan indirilmesine imkân bulunmamaktadır.
Bu nedenle, satılan mal ya da yapılan hizmet karşılığında düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmeyip sonradan ya da yılsonlarında iskonto yapıldığının bir dekontla bildirilmesi veyahut ticari teamülleri aşan bir miktarda iskonto yapılması hallerinde, yapılan ya da bildirilen iskontolar bu bent hükmünden yararlanamaz.
Katma Değer Vergisinin Kanunun 35’inci maddesi ile KDV matrahında çeşitli sebeplerle değişiklik meydana geldiği hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin, bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükelleflerin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin meydana geldiği dönem içinde düzeltebilmelerine imkân sağlanmıştır.
Fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yılsonlarında, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında (satış primi, hâsılat primi, yılsonu iskontosu gibi adlarla) yapılan iskontolar esas itibarıyla, asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla, KDV matrahında değişikliğin meydana geldiği bu gibi durumlarda KDV Kanunun 35’inci maddesine göre düzeltme yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmeyip belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında yapılan iskontolar nedeniyle KDV matrahında değişiklik meydana geldiği hallerde düzeltme işlemi, alıcı tarafından satıcı adına bir fatura ve benzeri belge düzenlenmek ve bu amaçla düzenlenecek belgede, KDV matrahında değişikliğe neden olan iskonto tutarına ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlem için geçerli olan KDV oranı uygulanmak suretiyle yapılacaktır.
Ciro Priminin KDV İadesine Etkisi;
İhracatçı bir firmanın, ciro primi ile iki türlü ilişkisi olabilir. Bunlardan birincisi, mal alışları dolayısıyla satıcının kendisine uyguladığı ciro primi, ikincisi ise yurt dışına yaptığı ihracat dolayısıyla, kendisinin yurt dışı alıcısına uyguladığı ciro primi.
Satıcı Tarafından Uygulanan Ciro Primi;
İhracatçı firmanın, yıl içerisinde, ihraç etmek üzere aldığı mallardan dolayı satıcı tarafından yılsonunda ciro primi uygulandığında, bu ciro priminin ihracı yapılan mal alışları ile ilişkilendirilip, iadesi talep edilen KDV’nin düzeltilmesi gerekir. Çünkü ciro primi dolayısıyla, yüklenilen KDV miktarı azaltılmış olmaktadır. KDV kanununun 35’inci maddesi de düzeltme yapılmasını istemektedir.
İhracatçı firmalar, söz konusu ciro primlerini ihracı yapılan ürünlerle ilişkilendirerek talep ettikleri KDV iadelerini buna göre düzeltmeleri gerekmektedir. Bu düzeltmenin yapılmaması haksız KDV iadesi alınmasına yol açabilmektedir.
Yurt Dışına Yapılan Satışlarda, Alıcıya Ciro Primi Uygulanması;
İhracatçı bazen de yurt dışı mal ihraç ettiği alıcısına yılsonlarında ciro primi uygulamaktadır. İhraç edilen mallara ilişkin olarak yurt dışındaki firmaya yılsonunda pazarlama destek karşılığı ciro primi ödemesine ilişkin olarak yurt dışına düzenlenen faturada KDV hesaplamasına gerek bulunmamaktadır.
Ancak, KDV Genel Uygulama Tebliğine göre; bir vergilendirme döneminde iade konusu yapılabilir KDV (azami iade edilebilir vergi), kural olarak o dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin %18'i (genel KDV oranı) olarak hesaplanan miktardan fazla olamaz. Ancak, doğrudan yüklenimler nedeniyle bu tutardan fazla iade talebinde bulunulması halinde, aşan kısmın iadesi münhasıran vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilmesi gerekir.
Söz konusu pazarlama desteği için yapılan ciro primi ödemelerine konu ihracatlara ilişkin talep edilebilecek azami iade tutarının hesabında, bu prim tutarlarının iade hakkı doğuran işleme ait bedelden düşülmesi gerekmektedir. Bu düzeltme yapılmazsa yine haksız KDV iadesine neden olunabilmektedir.
Vergi incelemesi sırasında ihracatçıların, herhangi bir cezai müeyyide ile karşılaşmamaları için yukarıda belirtilen hususlara mutlaka dikkat etmeleri gerekmektedir.
Yeminli Mali Müşavir