Kara Parayla Mücadelede Alt Lige Düştük
02.11.2021Kara Parayla Mücadelede Alt Lige Düştük
Kara para aklama ve terörün finansmanı konusundaki mücadelesine göre ülkelerin kategorize edilmesi aslında yeni bir şey değil.
Merkezi Paris'te bulunan Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) bünyesinde faaliyet gösteren Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) aralarında Türkiye’nin de olduğu toplam 39 üyesi bulunuyor.
Türkiye’nin 1991 yılında üye olduğu kuruluş, G7 ülkeleri tarafından 1989 yılında kuruldu. Ülkeleri kara para aklama ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda gösterdiği gelişmeler bakımından periyodik olarak değerlendirmekte olan kuruluş yaptığı son değerlendirmede, kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadele yaklaşımındaki eksiklerinden dolayı, Türkiye'yi gri listeye aldı. Türkiye ile birlikte, Ürdün ve Mali de aynı listeye alındı. Bu listeye giren ülkeler, FATF bünyesindeki özel bir Uluslararası İşbirliği İnceleme Grubu tarafından izlemeye tabi tutuluyor.
Gri Liste Nedir?
Gri liste aslında kapsadığı ülkelerin artırılmış bir izlemeye tabi olmasını öngörüyor. FATF, gri listeye alınan bir ülkenin stratejik eksikliklerini belirlenen zamanda ve taahhütte bulunduğu şekilde yerine getirip getirmediğine göre değerlendirmeye tabi tutuyor.
İzlemeye tabi tutulan biri kara diğeri gri olmak üzere iki listesi bulunmakta.
Kara para aklama ve terörizmin finansmanı konusunda yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin yer aldığı kara listede İran ve Kuzey Kore yer alırken Türkiye’nin bu yıl eklendiği yükümlülükleri eksik yerine getirilenlerin yer aldığı “Gri listede” Pakistan, Suriye, Jamaika, Ürdün, Mali, Malta, Fas, Panama, Arnavutluk, Myanmar, Yemen, Güney Sudan, Uganda, Senegal, Burkina Faso, Zimbabve, Nikaragua, Filipinler, Kamboçya, Haiti, Cayman Adaları ve Barbados bulunuyor.
Kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda “yeterince çaba göstermeyen” üçüncü dünya ülkelerinin bulunduğu gri listede yer alan Türkiye, listede bulunan ülkeler arasında en büyük ekonomi olma özelliğine sahip.
2019 Yılında Uyarı Yapılmıştı;
Aslında Türkiye bu konuda daha önce uyarılmış ve gerekli tedbirlerin alınması istenmişti. Kuruluşun 2019 da yayınlanan raporunda, Türkiye'nin “kara para aklamaya ve terörün finanse edilmesine karşı mücadelede ciddi eksiklikleri bulunduğu” ifadeleri yer almaktaydı. Raporda, Türkiye'nin bir yıllığına izleme sürecine alındığı, önümüzdeki bir yılda eksikliklerini gidermemesi halinde de uluslararası gri listeye alınabileceği belirtilmişti.
Türkiye’nin gri listeye alınmasına karşın Hazine ve Maliye Bakanlığından yapılan açıklamada;
"Ülkemiz, uluslararası standartlara uyumlu olarak yapılan düzenlemeler çerçevesinde gerekli adımları atmaktadır. Ülkemiz, FATF tarafından hazırlanan rapor dikkate alınarak 27 Aralık 2020 tarihinde 'Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun'u çıkarmıştır. Böylece 2019 FATF raporunda dile getirilen 4 hususta (Terörizmin Finansmanı ve Kitle İmha Silahları alanında hedeflenen finansal yaptırımlar, iç kontrol ve iştirakler ile yaptırımlar) önemli bir gelişme sağlamıştır. Pandemi sürecindeki tam kapanma tedbirlerine rağmen, Türkiye FATF standartlarına uyum için kayda değer bir gelişme gerçekleştirerek, mevzuat açısından üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiştir" ifadelerine yer verildi.
Yapılan uyumluluk çalışmalarının FATF tarafından yeterli görülmediği ifade edilen açıklamada, "Atılan bu adımlar, FATF değerlendirme sürecinde ilgili kurumlarımız tarafından bütün açıklığıyla ortaya konulmasına rağmen FATF tarafından yeterli görülmemiş ve ülkemiz gri listeye alınmıştır. Yapılan uyumluluk çalışmalarına rağmen ülkemizin gri listeye alınması hak edilmeyen bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Bundan sonraki süreçte, FATF ve ilgili tüm kurumlarla iş birliği içerisinde gerekli adımlar atılmaya devam edilecek ve ülkemizin hak etmediği bu listeden en kısa sürede çıkması sağlanacaktır" denilmiştir.
Gri Listenin Etkileri Ne Olacak?
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) mayıs ayında yayınladığı bir rapora göre Mali Eylem Görev Gücü tarafından gri listeye alınan ülkelere sıcak para girişinde milli gelirin (GSYİH) yüzde 3’üne denk gelen miktarda azalma meydana gelebiliyor. Bu hesaplamaya göre; Türkiye için yıllık 23 milyar dolarlık kayıp anlamına geliyor.
Doğrudan Yabancı Sermaye yatırımlarının 2015 yılından bu yana azalarak devam ettiğini de dikkate alırsak, önümüzde ki süreçte, yabancı sermaye konusunda daha da sıkıntılı bir döneme gireceğimizi söylemek yanlış olmaz.
Ülkemiz açısından can sıkıcı sonuçları olacağı kaçınılmaz. Ancak FATF tarafından alınan kararın ekonomik olmaktan ziyade siyasi bir karar olduğunu düşünüyorum. Ama etkileri maalesef ülkemiz adına ekonomik olacak gibi görünüyor.
Tüm okuyucularıma sağlıklı günler dilerim.
Yeminli Mali Müşavir