Gelir Vergisi Tarifesinde Sessiz Erozyon: Ücretlilerin Giderek Artan Vergi Yükü
23.12.2025Gelir Vergisi Tarifesinde Sessiz Erozyon: Ücretlilerin Giderek Artan Vergi Yükü
Türkiye’de gelir vergisi tarifesi yıllar içinde enflasyon karşısında ciddi bir aşınma göstermiştir. Bu aşınma, vergi dilimi tutarlarının her yıl yeniden değerleme oranına göre artırılmasına rağmen, Gelir Vergisi Kanunu Mükerrer 123. madde uyarınca yapılan bir düzenlemeden kaynaklanmaktadır. Söz konusu maddede, yeniden değerleme oranına göre hesaplanan tutarların %5’ini aşmayan kesirlerinin dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. Basitçe ifade etmek gerekirse, vergi dilimleri her yıl enflasyon oranında artırılırken, hesaplamalarda ortaya çıkan küçük artışlar (hesaplanan maktu had ve tutarların %5’ini aşmayan kesirler) yuvarlanarak yok sayılmaktadır. Bu durum ilk bakışta önemsiz görünse de, uzun vadede ücretlilerin ödemek zorunda kaldığı vergi yükünü kademeli olarak artırmaktadır. Bu makalede, gelir vergisi tarifesinin yıllar içinde nasıl erozyona uğradığını ve bunun ücretli kesimin üzerindeki etkisini anlaşılır bir şekilde aktarmaya çalışacağım.
Yeniden Değerleme Oranı ve Vergi Tarifesi Güncellemeleri
Her takvim yılı başında, bir önceki yılda geçerli olan gelir vergisi tarife dilimleri yeniden değerleme oranı kadar artırılarak güncellenir. Yeniden değerleme oranı, Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca belirlenen üretici fiyat endeksine (Yİ-ÜFE) dayalı bir enflasyon oranıdır. Örneğin, Hazine ve Maliye Bakanlığı 2024 yılı için yeniden değerleme oranını %43,93 olarak tespit etmiş ve bu oran 2025 yılında uygulanacak vergi dilimlerine yansıtılmıştır. 2025 yılı için de yeniden değerleme oranını %25,49 olarak tespit edilmiş ve bu oran da 2026 yılında uygulanacak vergi dilimlerine yansıtılacaktır.
Ancak yasal düzenleme gereği, hesaplanan artış tutarının %5’ine kadar olan kısmı vergi dilimi hesaplarında yuvarlanarak sıfırlanmaktadır. Bu hesaplama sonucunda, tarife dilimlerinin her yıl tam olarak enflasyon kadar artmamakta, biraz geride kalmaktadır. Yasa ayrıca Cumhurbaşkanı’na bu hesaplanan tutarları %50’ye kadar artırma veya indirme yetkisi verse de, son yıllarda bu yetki genellikle kullanılmamış ve dilimler sadece yeniden değerleme oranı kadar artırılmakla yetinilmiştir. Dolayısıyla vergi tarifesi kâğıt üzerinde enflasyona endeksli olsa da, %5’lik kesir kuralı nedeniyle fiilen enflasyonun bir miktar altında güncellenmektedir.
Tarife Dilimlerinde Yıllara Yaygın Aşınma Örnekleri
Yukarıdaki hesaplama şeklinin son 25 yılda ücretliler üzerindeki etkisini somut verilerle incelemek, durumun daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır.
2000 yılında Gelir Vergisinin ilk dilimi olan 2.500.000 Liraya (Liradan 6 sıfır atılmadan önce) her yıl yeniden değerleme oranı tam olarak uygulanmış olsaydı, 2025 yılında Gelir Vergisinin ilk diliminin 158.000 lira değil, 415.000 lira olması gerekirdi. 2026 yılında da Gelir Vergisinin ilk diliminin 190.000 lira olması beklenmekte, halbuki yeniden değerleme oranı tam olarak uygulanacak olsa 521.000 lira olarak dikkate alınması gerekir.
Yukarıdaki veriler, küçük yuvarlama farklarının yıllar içinde birikerek önemli bir farka dönüştüğünü göstermektedir. Böylece vergi tarifesindeki uyumsuzluk, gelir artışı olmamasına rağmen ücretlinin daha yüksek oranda vergi ödemesiyle sonuçlanmaktadır.
Ücretlilere Yönelik Düzenlemeler ve Vergi Yükü Etkisi
Tarife dilimlerindeki aşınmanın fark edilmesiyle, son yıllarda ücret geliri elde edenler lehine bazı düzenlemeler yapılmıştır. 2021 ve sonrasında ücret geliri elde edenler için üçüncü ve dördüncü dilim tutarları diğer mükelleflere kıyasla yüksek tutulmuştur. Bu farklılaştırma, özellikle orta ve yüksek gelirli ücretlilerin daha erken %35-40 oranına girmesini geciktirerek, enflasyonun vergi yükü üzerindeki etkisini bir ölçüde sınırlamayı amaçlamıştır.
Ayrıca 2022 itibarıyla asgari ücretin tamamı gelir vergisinden istisna edilerek düşük gelirli çalışanların vergi yükü tamamen kaldırılmıştır (öncesinde asgari ücret sadece kısmen vergiden muaf tutuluyordu). Tüm bu önlemler, tarifedeki erozyonun ücretliler üzerindeki etkisini hafifletmek için getirilmiştir.
Buna karşın, tarife dilimlerinin yeniden değerleme oranına tam uyum göstermemesi sorunu yapısal olarak devam etmektedir. Enflasyon oranı yüksek seyrettiği sürece, vergi dilimlerindeki bu uyumsuzluk ücretlilerin vergi matrahlarını daha hızlı üst dilimlere taşımaya devam edecektir. Örneğin, 2022 yılında enflasyonun çok yükselmesi sonucu 2023’te her ne kadar dilimler iki katından fazla artmışsa da, çalışanların maaş zamları da benzer oranlarda olduğundan birçok ücretli bir üst vergi dilimine çıkarak yıl içinde daha yüksek oranda vergi ödemek durumunda kalmıştır.
Sonuç ve Değerlendirme
Bu analiz, resmi veriler ışığında, Türkiye’de ücretlilere uygulanan gelir vergisi tarifesinin yıllar içinde gerçek değerinin nasıl aşındığını ortaya koymaktadır. Gelir Vergisi Kanunu’ndaki yeniden değerleme mekanizması, teknik olarak enflasyona endeksleme sağlasa da %5’lik kesir indirim kuralı nedeniyle her yıl küçük bir payın erimesine yol açmaktadır. Bu küçük paylar, uzun vadede önemli bir vergi yükü artışı olarak birikmektedir. Son yıllarda yapılan asgari ücret vergi istisnası ve ücretliler lehine dilim farklılaştırmaları gibi düzenlemeler, ücretlilerin artan vergi yükünü hafifletmeyi amaçlasa da, sorunu çözmeye yetmemiştir.
Özetle; ücret gelirleri enflasyon oranında artsa bile, vergi dilimleri tam uyum göstermediğinde, ücretliler giderek yüksek oranlı vergi dilimlerine girmekte ve ödedikleri verginin gelirlerine oranı yükselmektedir. Bu durum, kamuoyunun dikkatinden kaçabilen ancak uzun vadede çalışan bütçesini olumsuz etkileyen sessiz bir vergi yükü artışına neden olmaktadır.
Sonuç olarak teknik, ekonomik ve vergisel bir çerçevede incelediğimiz gelir vergisi tarifesinde meydana gelen aşınmayı anlamak, ücretlilerin vergisel durumunu değerlendirmede kritik öneme sahiptir. Böylece, vergi politikalarının zaman içindeki etkileri konusunda kamuoyunun daha bilinçli olması sağlanabilir.
Yeminli Mali Müşavir

